İstanbulu'un Göbeğindeki Gizem: Yerebatan Sarnıcı

İstanbulu'un Göbeğindeki Gizem: Yerebatan Sarnıcı
Medeniyetlerin beşiği İstanbul sahip olduğu kültürel ve tarihi yapılarıyla adeta bir sanat tarihi deposu olmasıyla dünyanın en görkemli şehirlerinden biri konumunda… İstanbul’un sahip olduğu bu tarihi yapılar arasında mistik havası ve benzersiz mimarisiyle ziyaretçilerini büyümeyi başaran bir diğer yapı da muhakkak Yerebatan Sarnıcı

İstanbulu'un Göbeğindeki Gizem: Yerebatan Sarnıcı

Medeniyetlerin beşiği İstanbul sahip olduğu kültürel ve tarihi yapılarıyla adeta bir sanat tarihi deposu olmasıyla dünyanın en görkemli şehirlerinden biri konumunda… İstanbul’un sahip olduğu bu tarihi yapılar arasında mistik havası ve benzersiz mimarisiyle ziyaretçilerini büyümeyi başaran bir diğer yapı da muhakkak Yerebatan Sarnıcı…

Bizans döneminden günümüz dünyasına ulaşmayı başaran ve en eski tarihi eserler arasında gösterilen sarnıcı gezerken hem tarihe bir yolculuk yapabilir hem de sarnıcın mistik atmosferinde benzersiz bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı Mimari Özellikleri

Mimari özellikleri bakımından da dünyada fazla örneği bulunmayan Yerebatan Sarnıcı, geçmişten günümüze ışık tutan tarihi mekanlar arasında en çok ilgi çeken yerler arasında bulunuyor. Yerebatan Sarnıcı, toplamda 9 bin 800 metrekarelik alanı kaplamasıyla kendi türünde benzersiz bir yapı olarak öne çıkıyor.

Yaklaşık 100 bin ton suyu depolama kapasitesine sahip olarak tasarlanan sarnıcın içinde taş merdivenler ve sütunlar bulunuyor. Sarnıcın iç mimarisinde dikkat çekici özelliklere sahip olan bu merdivenler 52 basamaklı olmasıyla da yapıyı farklı bir atmosfere taşıyor. Bununla birlikte her biri 9 metre yüksekliğine sahip olan 336 sütun da iç mimarinin büyüleyici mistik havasının oluşmasında büyük etki gösteriyor.

Hakkında pek çok efsane bulunan Medusa Başları da dahil olmak üzere tüm sütunlar iç mekanda hem 28’li hem de 12’li sıra halinde bulunuyor. Günümüzde Yerebatan Sarnıcı ziyaret edildiğinde görülebilen bu sütunların bazıları, sarnıcın inşa edildiği dönemde eski ve yıkılmış olarak kabul edilen diğer yapılardan toplanarak buraya getirilmiş.

Dolayısıyla birbirinden fiziksel olarak farklılık gösterebilen bu sütunlar, mimariye de benzersiz bir hava katmış. Zira Corint ve Dor mimari üslupların özelliklerini taşıyan sütunların başları bu alanda sanat tarihi mimarisiyle ilgilenen kişilerin hemen dikkatini çekiyor.

Yerebatan Sarnıcı’nın tavan kısmında kemerler bulunuyor. Bu kemerler sütunların ağırlığı daha iyi taşıyabilmesi amacıyla özel olarak tasarlanmış. Sarnıcın zemininde iste tuğla kullanıldığı dikkatlerden kaçmıyor.

Bununla birlikte kalınlığı yaklaşık 5 metreyi bulan duvarlarda bulunan taş ve tuğlaların arasına su geçirmezlik sağlanması açısından kalın ve bol miktarda Horasan Harcı döküldüğü biliniyor. Bu sayede yaklaşık 100 bin ton su depolanabilen Yerebatan Sarnıcı’nda su kaybı yaşanmaması için tüm detayların ustaca düşünüldüğü görülüyor.

Uzunluğu 140 metre olan Yerebatan Sarnıcı’nın genişliği ise 70 metre olacak şekilde tam bir dikdörtgen formuna sahip olarak tasarlanmış. Sarnıcın bulunduğu konum itibarıyla eski zamanlarda Bazilika Sarnıcı olarak da adlandırıldığı olmuş.

Zira bu konumda eski bulunan eski bir dini yapı ile özdeşleştirilen Yerebatan Sarnıcı zaman zaman saray sıfatıyla da anılmış. Dönemindeki diğer sarnıçlara göre devasa boyutları olan Yerebatan Sarnıcı, sahip olduğu 336 sütunlu görkemli bir yapısı ile söz konusu sebeplerden ötürü pek çok kez Yerebatan Sarayı olarak da nitelendirilmiş.

 Yerebatan Sarnıcı İnşası

Bizans İmparatorluğu döneminde Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa ettirilen Yerebatan Sarnıcı, İmparator 1. Justinianus döneminde tamamlanmış. İmparatorun emriyle 532 yılında inşası tamamlanan sarnıcın yapım sürecinde kölelerin çalıştırıldığı düşünülüyor. Nitekim tarihi kanıtlara göre Yerebatan Sarnıcı’nın inşasında yaklaşık 7 bin kölenin çalıştığına dair bulgular mevcut.

Kentin 19 kilometre ötesinde kalan Belgrad Ormanları’ndaki Eğrikapı Su Taksim Merkezi’nden 2 kemer aracılığıyla Yerebatan Sarnıcı’na su takviyesi yapılmış. Bu kemerlerden İmparator Valens’in emriyle inşa ettirilen kemer 971 metre uzunluğuna sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Bir diğeri de 116 metre uzunluğuna sahip olan ise İmparator Justinianus’un emriyle inşa ettirilmiş.

Yerebatan Sarnıcı Medusa Başları

Hakkında pek çok efsane bulunan Medusa Başları, sarnıcın en ilgi çeken bölümünü oluşturuyor. Bir sütunun altına destek olması için konulmuş olan Medusa Başları, kaynağını Yunan mitolojisinden alan pek çok efsanenin de ana konusu haline geliyor.

Efsaneye göre Medusa, antik çağın en güzel kadınlarından birisiymiş. Zeus’un oğlu yarı tanrı olan Perseus ile aşk yaşayan Medusa’nın simsiyah gözleri ve uzun saçları varmış.

Kıskanç Athena, Medusa’yı sonsuza dek sürecek olan bir lanete mahkum etmesinin ardından Medusa’nın güzelliği yerini korkunç bir görünüme bırakmış. Zira sahip olduğu uzun saçları yılana dönüşürken, bakışları da onunla göz göze gelmeye cesaret eden erkekleri taşa çeviriyormuş.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.