Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca, OSTİM ve Sanayilerde Mesleki Eğitimin Sorunları Toplantısına Katıldı

Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca, OSTİM ve Sanayilerde Mesleki Eğitimin Sorunları Toplantısına Katıldı
Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca, 27 Şubat Salı günü saat 10.00’da Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfının gerçekleştirdiği “OSTİM ve Sanayilerde Mesleki Eğitimin Sorunları” konulu toplantıya katıldı.

Toplantıya Ankara Valisi Ercan Topaca’nın yanı sıra Yenimahalle Kaymakamı Selda Dural, İl Millî Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, Vakıf Başkanı İbrahim Karakoç ve OSB Başkanı Orhan Aydın katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan toplantıda konuşan Ankara Valisi Ercan Topaca, şunları kaydetti:

“Bu toplantının çıraklarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Biz eğitime hakikaten çok büyük kaynaklar ayıran ülkeyiz. Şu an için sadece Ankara’da 2017-2018 eğitim-öğretim dönemi ve 2019-2020’ye kadar bu yatırım dönemi devam edecek. Tekli eğitime geçiş amacıyla üç yüz elli okul yapıyoruz. Bunun içerisinde ayrıca turizm meslek liseleri için oteller, endüstri meslek liselerimiz için atölyeler yurtlar dâhil olmak üzere çok sayıda tesisin, projenin toplam maliyeti dört milyar civarındadır. Buna eğitimin diğer kalemleri dâhil değil. Bunu Türkiye ölçeğinde düşündüğümüz zaman hakikaten büyük bir kaynak ayrılıyor. Bunu yapmak zorundayız çünkü çok genç bir nüfusumuz var. Sadece Ankara’da 950 binin üzerinde ilkokul, ortaokul ve lise öğrencimiz var. Şu an itibariyle 2 bin 650 okulumuz yaklaşık 38 bin civarında dersliğimiz var. Bu öğrencilerimize hizmet eden 60 bin civarında öğretmen ve idarecimiz var. Bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman çok büyük bir kaynağın, Türkiye genelinde düşündüğümüz zaman da belki birçok ülkenin neredeyse bütçesi kadar eğitime kaynak ayırıyoruz. Bunu doğru yapmak, ayırdığımız kaynakları doğru kullanmak ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda ve sanayi ile bağlantılı şekilde toplumun, sanayinin, iş âleminin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çocuklarımızı eğitmek de en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Burada belli ki sanayinin, çırakların, iş âleminin tam görüşü alınmadan bu çalışmalar yapılınca sorun bir şekilde her ne kadar azalsa da devam ediyor. Dolayısıyla sorunun çözümünde istişare direkt bu işi yapanlarla görüşüp, konuşup ondan sonra kanun metinlerini oluşturmak büyük önem arz ediyor. İnşallah İbrahim Bey’in çıraklar için söylediklerini bir Vali olarak en azından Ankara ölçeğinde takip ederek Sayın Bakanımız başta olmak üzere ilgililerle paylaşacağımı ifade etmek isterim.”

“Her şeyin başı çıraklıktır. Adı ne olursa olsun herkes hayata çırak olarak başlar.” diyen Vali Ercan Topaca, “Buna staj deyin, yardımcılık deyin, uzman yardımcılığı deyin -bizde mesela Kaymakam adayı denir- Kaymakam adayı deyin, Hâkim adayı deyin aslında burada yaptığımız bir çıraklıktır. Bir yetişme dönemi vardır belli mesleklerde bunları oturtmuşuz ama sanayinin ihtiyacı konusunda bir çırak en güzel nasıl yetişir, toplumdaki çırak algısı nasıl düzeltilir, onlar nasıl prestijli hale getirilir ve daha çok onlar nasıl kazanabilir. Usta olma, kalfa olma ve ileride büyük iş adamı olma konusundaki kendilerine bir hedef çizmeleri mevcut şartlarda biraz zor olmaktadır. Gençlerle ilgili yapmamız gereken çok şey var. Eğitimden başlayarak bu ister okulda, ister Çırak ve Eğitim Öğretim Vakfı gibi kurumlarda, isterse kendi kendine ülke olarak, Devlet olarak yapacağımız çok şey var. Bu gençlerimize her şeyden önce iyi bir hedef vermemiz gerekiyor. Bugün ben bu gençlerle sizlerle bir araya gelmemin temel sebeplerinden birisi de hayatta başarılı olabileceğinizi göstermek içindir.” dedi.

Konuşmasına “Ben de sizin gibi bir çocuktum. Aynı bu sıralardan geçtim. Çocukluğumda, gençliğimde her işi yaptım, çırak olarak yaptığım çok şey var. Hayattaki başarımı da hayatın bu aşamalarından geçmeye borçluyum ama diğer arkadaşlarımdan farklı bir şey yaptım kendime bir hedef koydum. İlkokul birinci sınıfta aşağı yukarı bu hedefi koydum ve o hedefe ulaşmak içinde çalıştım çabaladım. O hedefim daha birinci sınıfta bir Kaymakamı gördüm, beğendim, adamın oturmasını kalkmasını toplumdaki itibarını falan ondan sonra dedim ki ben de Kaymakam olacağım. Allah nasip etti.” şeklinde devam eden Vali Topaca, “Sizlere de tavsiyem hangi işi yaparsanız yapın o işin en tepesine çıkmayı kendinize hedef olarak koyun. Ömür boyu çırak olarak kalmayı düşünüyorsanız hakikaten öyle kalırsınız ama bu günlerde sizler başarılı bir işadamı olmayı işte burada başarılı arkadaşlarımız var. Size örnek olabilecek çok arkadaşımız var. Bir hedef koyun. Çırak olarak işi öğrendikten sonra en güzel şekilde ustalığınızı öğrenip inceliklerini kavradıktan sonra benim tavsiyem üretimi düşünün. Türkiye’deki ben Kocaeli Valiliği yaptım 4.5 yıl sonra Hatay Valiliği yaptım daha önce Düzce Valiliği yaptım hepsi sanayi şehri idi. Orda gördüğüm bir şeyi çırak arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Şu an büyük sanayici olup Türkiye’nin ilk beş yüz şirketi içerisinde olan birçok şirketin sahipleri, kurucuları otuz, kırk yıl önce çıraktı. Tabii o dönemki çırakların, o dönemde yaşayan çırakların hepsi sanayici olmadı. İçinden kafası çalışan, belli hedefleri olan ve o hedef doğrultusunda çalışanlar başardı. Diğerleri aynı dönemde çıraklık yapan arkadaşlardan bir kısmı o dönemde çıraklık yaptığı arkadaşlarını hala çırak olarak çalıştıranlar da var.” dedi.

Konuşmasını “Ben bu gençlerin içinde, sizin içinizde ilerde inşallah işini kurup onlarca, yüzlerce belki yüzlerce insan çalıştıracak, insana iş verecek gençlerin olduğunu düşünüyorum. Vali hayal kuruyor, demeyin. Hayal kurmadan hiçbir şey olmaz.” şeklinde sürdüren Vali Topaca, “Hayali kurun ve o hayale ulaşmak için de ne yapılması gerekiyorsa, onu listeleyin ve yapın. Herkesin hayatı ve yaşadığı coğrafya farklıdır, şartları farklıdır. Sizlerin de şartlarınız imkânlarınız farklı. Bulunduğumuz ortam ve imkânlar itibariyle kendinize hedef koyun. O hedefe ulaşmak için de ben size söyleyeyim. Yaptığınız işi en güzel şekilde yapacaksınız. Çıraksanız, ustaysanız işi patrondan iyi yapacaksınız. Bütün inceliklerini bileceksiniz. Ondan sonra da başkalarını ancak o şekilde çalıştırabilirsiniz. Ben işi bilmezsem Kaymakamı, Emniyeti, Polisi, Milli Eğitimi çalıştıramam. İşi bilirsem doğru talimat veririm. Doğru isteklerde bulunurum ve işler yürür. Aksi takdirde yalan yanlış talimat verdiğim zaman benim emrimdeki adamlar şöyle kapıdan çıkınca kıs kıs güler ya ne diyor bu adam diye. Aynı şey sizin işleriniz için de geçerli. Mutlaka işinizi iyi öğrenin ve hedef koyun. Hiçbir zaman çırak olarak kalmayı düşünmeyin. Türkiye’de Allaha şükür birçok fırsat var. Bu fırsatları iyi değerlendirenler yukarı doğru basamak basamak çıkar gider. Ne var fırsat Sayın Vali’m diyebilir gençler. İşe girin işinizi kurmaya çalışın. O zaman işte KOSGEB’inden, Kalkınma Ajansından ve diğer bütün devletimizin girişimcilik eğitiminden tutun da sizleri geleceğe hazırlamak maksadıyla yaptığı birçok eğitim faaliyeti ve aynı zamanda birçok mali destek var. İş kurma yardımları var. İşletme için sermaye yardımları var. Faizsiz krediler var. Bu aslında saymakla bitmez. Ama üzülerek ifade edeyim bunu 100 çıraktan 3-5 tanesi ya yapıyor ya yapamıyor. Geldiğimiz noktada Türkiye Allah’a şükür gelişiyor. Hepimizin bilgiye erişmesi teknoloji imkânı itibariyle, Devletimizin imkânları itibariyle, toplum itibariyle mümkün. Bugün 15-20 sene önceki çıraklara göre sizler daha şanslısınız. Devletimizin sizlerin hizmetine sunduğu çok imkânlar var. Bunları biz söyleyince bir kıymeti yok. Sizlerin başaran arkadaşlarınız, her birini tek tek araştıra araştıra basamakları çıkmıştır. Biz sadece anahtarın ucunu size gösteriyoruz onu araştırıp bulup hayata uygulamak kendi hayatınızı şekillendirmek ve işinizi kurmak da size kalmış.” dedi.

“Bir ülkede kalıcı ve sürdürülebilir refah düzeyini yakalamak için mutlaka üretmek gerekiyor. Üretmeden kalıcı bir zenginliğe ulaşmak mümkün değil. Dolayısıyla bir de bizim ülkeye vatana borcumuz var. Nedir o borç çok çalışmak çok üretmek ve ülkemize çalışarak üreterek hizmet etmek.” diyen Vali Topaca, konuşmasına şöyle devam etti: “Zannetmeyin ki kazandığınız kazanacağınız para sizin. Değil arkadaşlar. Birçok işadamının belli bir noktadan sonra paraya falan ihtiyacı yok. O çalışıyor üretiyor birçok kişiye iş veriyor, birçok kişinin önünü açıyor, birçok kişinin hayatını sağlıklı bir şekilde devam ettirmesini sağlayacak imkânları veriyor. Hakikaten dünyanın en güzel işi insanları iş ve meslek sahibi yapmak onların evine alın teriyle kazandıkları kazancı götürmesine fırsat vermek, onlara bu konuda destek olmak dünyanın en güzel işidir ve bu ülkeye hepimizin bu bir borcudur. Dolayısıyla iş adamlarımız üretecekler daha çok kazanacaklar, daha çok yatırım yapacaklar tabii Devletimiz de buradan daha çok vergi alacak daha çok hizmet yapacak daha çok gençlerimize sizlere imkân sağlayacaktır. Üretmeden olmaz arkadaşlar. Mutlaka üretmemiz lazım ve üretmemiz gereken o kadar çok şey var ki saymakla bitmez. Savunma sanayi şu an % 65’lere geldik ama gerideki % 35 de çok önemli bir orandır ve % 35’lik oranı aşmak, bu % 65’e göre daha zordur. Dolayısıyla hepimizin çalışıp üreteceği ve ülkemize hizmet edeceği daha çok alan var. Savunma sanayinde düşünün bir mermiyi bulamıyoruz. Belli yerlerde üretimimiz var ama yetmiyor. Dışarlardan alıyoruz. İşte Afrin Harekâtı devam ediyor. Orada da sınırsız mühimmatımız yok, sınırsız aracımız gerecimiz yok. Bir taraftan üretmek gerekiyor. Bunu da yapacak olan bu gençlerdir. Buna kendinizi hazırlayın. Köprü yapıyoruz, havaalanı yapıyoruz, yollar yapılıyor. Mesela buralarda da daha çok yabancılar çalışıyor. Çalıştırıyoruz mecburen. Köprünün en önemli işte Körfez Geçiş Köprüsü yapıldı. Önemli noktalarını hala yabancılara yaptırıyoruz. Birlikte çalışmak zorunda hissediyoruz. Bunları ancak sizler yapabilirsiniz. Kendi kırbacımız kendi elimizde olması lazım. Bizim kırbacımız başkasının elinde olduğu zaman ondan hayır gelmez. Sizler öyle bir ruhla çalışınız ki ustanın görmesi hiç önemli değil. Biz şuna inanıyoruz her şeyi gören gözeten idare eden bir Rabbimiz var. Yaptığımız hileyi de iyi işi de görür. Onun için yapacağımız her şeyin de hesabını bir gün gelip rabbimize vereceğimiz düşüncesi ile hareket edin. Yapacağınız her işi Allah rızası için yapın. Ülkemiz ve Milletimiz için yapın. O zaman başarı gelecektir. O şekilde yapmazsanız, parasını alsanız bile yaptığınız iş arkadaşlar zor gelir. Yaptığınız işin zor gelmesini istemiyorsanız Allah rızası için ve başarmak için, hizmet etmek için yapmayı kendinize şiar edin. Bunu yaparsanız kırbacınız kendi elinizde olur. Kimse size şöyle yap böyle yap, şunu eksik yaptın, bunu fazla yaptın demez. Akıllı insan ülkesini ve milletini seven insan da bunu o şekilde yapan insandır. Mutlaka kendi kendinizi frenleyin, kendi kendinizi gerektiğinde motive edin, gerektiğinde kendi kendinizi cezalandırın veya ödüllendirin. Başkasının sizi düzeltmesini beklemeden kendi kendinizi düzeltin. Hayatta başarılı olan insanlar, onlardır.”

Başarının bir başka sırrının da yapılan işi asla küçük görmemek olduğunu vurgulayan Vali Topaca, “Ne yaparsanız yapın, hangi konumdaysanız en güzel şekilde yapmanın yolunu arayın. Onu geliştirecek yolları, yöntemleri ve sistemleri bulmaya çalışın. Tezgâhın başındaki sizsiniz makinadan hangi ürünler çıkmış ürettiğiniz ürünün daha güzel nasıl yapılacağını belki patronunuzdan, ustanızdan daha iyi bilebilirsiniz. Buna ben eminim. Yeter ki zihninizi bu işe verin. Evet, dönelim hedefe tekrar. Hedefi iyi belirleyin. Küçük hedeflere takılıp kalmayın. Bence en büyük hedefte yaptığınız işi en güzel şekilde bütün sırlarıyla öğrenip onu en güzel şekilde yapmaktır. Onu öğrendikten sonra hedefte revizyona gitmek gerekir. Bir üst hedefe tabi öyle bir hedef koyarsınız ki ona ulaşmak için kademelendirmekte gerekir. Ara hedefler koymak gerekebilir işte ben sizler için diyorum. OSTİM’in ve Ankara’nın en büyük sanayicisi olmayı hedefe koyun. Ama onu somutlaştırın ne yapacaksanız. Bu ülke için bir silah mı geliştireceksiniz, CNC tezgâhını mı geliştireceksiniz. Bugün yurtdışından ithal ettiğimiz makineyi mi yapacaksınız. İsminizle anılacak ürünleri bulmanın gayreti içinde olun.” dedi.

OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın ise konuşmasında OSTİM sanayi bölgesinin eğitimin farkında olan, eğitime önem veren bir bölge olduğunu vurgulayarak “Burası 1987 yılından beri çıraklık eğitiminin âdeta kurgulandığı bir yer. İlk kanunun çıktıktan sonra uygulandığı ve hayata geçirildiği bir bölge. OSB’nin içerisinde ilköğretim okulumuz, çıraklık eğitim merkezimiz, endüstri meslek lisemiz, meslek yüksekokulumuz var. Yine özel olarak yapılmış, Almanya’daki dual eğitim dedikleri ikili eğitimin uygulandığı bir merkezimiz var. Bizim sanayicilerimizin özel ihtiyaçlarına yönelik olarak düzenlediğimiz özel sertifika programlarımız var. Dolayısıyla eğitim her zaman OSTİM’in gündeminde olan bir konu. Üniversitelerimiz de OSTİM’de faaliyet gösteriyor. Ayrıca OSTİM eğitimin bütün ayaklarını tamamlamak üzere, kısmet olursa 2019 yılında kendi üniversitesinde mühendislik ve teknik bölümlerini de faaliyete geçirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor.

Üretimin, bütün dünyanın rekabet ettiği bir alan olduğunu söyleyen Orhan Aydın sözlerine şöyle devam etti: “Burada üretilen bir ürün bütün dünyanın şehirlerine gidiyor, fuarlarda raflara konuyor. Dünyanın diğer firmalarıyla da rekabet edeceksiniz, satacaksınız ve bu ürünü meydana çıkaracaksınız. Bunun arka tarafında da ciddi, nitelikli bir eğitim yer alıyor. Bu eğitim olmadan üretimin yapılması mümkün olmuyor. Ülkemizde bu konuya sürekli kafa yoruluyor. Fakat meslek eğitimiyle ilgili uzunca bir süreyi Türkiye ıskaladı. Meslek eğitimi ikinci planda kaldı. Bir de toplumsal olarak üretim yapmak, bir firmada çalışmak insanların çok hoşuna giden bir şey değil. Niye bir iş yerine gideyim, orada takımla, tezgâhla uğraşayım, elimi yağa süreyim. Onun yerine bir AVM’de güvenlikçi olmak insanların hoşuna gidiyor. Bu da bizim yetişme tarzımızdan, toplumun değer yargılarından kaynaklanıyor. Üretim yapmak çok kutsal bir şey. Alın teri dökerek üretim yapmak dünyanın en itibarlı işi aslında. Bunu yapan ülkeler de başarılı. Şu anda ülkemizin en çok ihtiyacı olan şey meslek eğitimi. İnsanlarımızı bu alana yönlendirmemiz gerekiyor. Eğitim aşamasında ciddi bir şekilde emek vererek bunların niteliğini artırmamız gerekiyor ve bunu bir ibadet yapar gibi yapmamız gerekiyor. Kurtuluşumuzun ve ülkemizin refahının artırılmasının kritik yeri bize göre burası. Bunun için hepimiz seferber olmalıyız. Okuldaki hocalarımız, müdürlerimiz bunun için emek sarf ediyor, onlara minnettarız. Çıraklık Eğitim Vakfımız yıllarca burada meslek eğitimi gören kardeşlerimize destek olmuştur. Bu her bölgede olan bir şey değil. Bizim bölgemizin avantajı bu. Hep beraber el ele vereceğiz ve bu alanı genişleterek bu eğitimin, üretimin kalitesini artırıp bütün dünyayla yarışır hâle getireceğiz. Burası savunma sanayisine, havacılık sanayisine dünyanın en uç üretimini yapan bir bölge. Yani, burada yapılan bir parça, bindiğiniz uçağa takılıyor. Bugün Afrin’de savaşan tankın içinde burada üretilen parçalar var. Dolayısıyla nitelikli ürün üretim bölgesi burası. Bizim en önemli şansımız bu. Diğer bölgeler de bu alanda çalışma yapmak istiyor ama akşamdan sabaha elde edilebilecek bir şey değil bu. Ankara’da diğer savunma ve havacılık firmalarımızın -ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TAİ gibi firmalarımızın- bulunması önemli bir nimet. Onların yan sanayisi ve tedarikçisi olarak bu bölgenin onlara hizmet veriyor olmasından dolayı biz Türkiye’nin diğer sanayi bölgelerinden ayrı bir imtiyaza sahibiz. Burada üretilen bir ürün başka yerde üretilmez, çünkü bir kültür gerektiriyor. Bu eğitimin arka tarafında özellikle savunma sanayici firmaların da katkıları var. Yaptığımız işi öğretiyorlar, düzeltiyorlar. Bizim kaliteli iş yapmamızda onların da görünmeyen bir eli var aslında. Burası nitelikli ürün üreten bir bölge, bununla gurur duyuyoruz. ”

Toplantıda konuşan Çırak Eğitim Öğretim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç ise Çıraklık ve Mesleki Eğitim Yasası’nın 1986 yılında çıktığını ve o güne kadar çırakların herhangi bir sahibinin olmadığını söyleyerek başladığı konuşmasında, “Otomobilimizin tamirini bu gençlerimiz yapıyor ve bu gençlerimizin becerisi var. Okuma imkânı olmayan bu gençlerimiz, yüzbinlerce lira verdiğimiz otomobillerin tamirini yapıyor. Bu gençlerimizi görmezden gelmemiz imkânsız. İkinci olarak da 1986 yılında bu yasa çıktığı zaman Çıraklık ve Mesleki Eğitim, Halk Eğitim’in bir eklentisi gibi görüldü. Oysa Halk Eğitim, Türkiye’de olmazsa olmazlardan birisi ama 14 yaşında istikbal kokan bir gencin Halk Eğitim’in yanına koyması, bizim için bir şanssızlık oldu. Bu gençlerimizin mutlaka diploma alması gerekirken bu okullardan sertifika ile mezun oluyorlardı. Sertifika ile mezun oldukları zaman diploması olmayan kişinin bir üst okula gitme şansı zaten yok. Biz bunun peşini bırakmayarak hakikaten çok uğraştık. Çıraklık ve Mesleki Eğitim Yasası’nın çıktığı 1986 yılında olmayabilir ama daha sonraki yıllarda bu gençlerimizi bir Çıraklık Yaygın Eğitimi Genel Müdürlüğüne bağlayalım yani müstakil bir Genel Müdürlük olsun. Bu Genel Müdürlük içerisinde 332 tane okulumuz var. Bu okulları bir genel müdürlük çatısı atında toplayalım, bu çocuklarımız orada hemhal olsunlar; çocuklarımızın, acaba yaygın eğitim mi, örgün eğitim mi sorusu ortadan kalksın diye uzun çalışmalar yaptık. Ama daha sonra bu okullarımız tamamen meslek liselerine bağlandı. Oysa meslek liselerindeki öğrenciler haftada beş gün eğitim alırken bu çocuklar haftada bir gün eğitim alıyor. Bunlara okullarını bitirdikleri zaman fark dersleri koymak suretiyle diğerleriyle aynı seviyeye gelecekler diye bir sistem var şu anda. Fakat bu yetmiyor. Şu anda Türkiye genelinde 100 binin üzerinde çırağımız var. Bu çırakların hepsi istikbal bekleyen, emek veren çıraklarımız. Bu çıraklarımızı mutlaka bir çatı altında buluşturmamız lazım.”

Gençlerin askere gitmeden meslek sahibi olmalarının uygun olduğunu ifade eden Vakıf Başkanı Karakoç, konuşmasında bu konudaki sorunlarını dile getirdi.

Vali Ercan Topaca, konuşmaların ardından Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürleri ve iş insanlarından konuyla ilgili değerlendirmelerini ve görüşlerini aldı. Öğrencilerle de sohbet eden Vali Topaca, öğrencilerin sorularını cevapladı.

Toplantı sonunda Vakıf Başkanı İbrahim Karakoç tarafından Vali Ercan Topaca’ya, Yenimahalle Kaymakamı Selda Dural’a ve İl Millî Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı’ya plaket takdim edildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.