Kıbrıs Barış Harekatı’nın 45. Yıldönümü Bugün! Ayşe Tatile Çıksın Parolası Nedir?

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 45. Yıldönümü Bugün! Ayşe Tatile Çıksın Parolası Nedir?
Kıbrıs Barış Harekatı 45. yıldönümü bugün anılıyor. Kod adı: Atilla harekatı olan Kıbrıs Barış Harekatı tam 45 yıl önce bugün; Ayşe Tatile Çıksın, parolasıyla başlatılmıştır. Yakın siyasi ve askeri tarihimizin en mühim olaylarından biri olan Kıbrıs harekatı, Kıbrıs Türkleri ile Türkiye halkını birleştiren ve oldukça zor koşullar altında kazanılan Türk yakın tarihinin en önemli askeri başarısı olarak görülmektedir. On binlerce vatandaş ''Kıbrıs Barış Harekatı anlam ve önemi nedir, Ayşe tatile çıksın parolası

Kıbrıs Barış Harekatı'nın Üzerinden 45 Yıl Geçti...

20 Temmuz 1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri, Yunanistan’ın desteğiyle yapılan 15 Temmuz 1974 Kıbrıs darbesinin üzerine, bölgedeki Türklere karşı gerçekleştirilen baskılara karşın barış harekatını başlatmıştır. 14 Ağustos gününde adaya gerçekleştirilen ikinci harekat sonucunda Kıbrıs’ın yaklaşık %37’lik bir kısmı TSK kontrolüne geçmiş ve harekat Türk zaferiyle sonuçlanmıştır. Harekat sonrasında adanın kuzeyinden ve güneyinden Türk ve Rumlar göç etmek zorunda kaldı. Yaklaşık olarak 200 Bin Rum ve 65 Bin Türk göçmen oldular.

Kıbrıs Barış Harekatı öncesi ve sonrası oldukça sancılı bir sürece sahiptir. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren adada patlak vermeye başlayan olaylar günümüze kadar devam etmiştir. Kıbrıs sorunu tarihi süreç içinde çözüme kavuşturulmasında Kıbrıs Barış Harekatı’nın etkisi oldukça büyüktür. Hem Kıbrıs Türkleri hem de Türkiye Türkleri tarafından, 45. Yıl dönümü kutlanacak olan zafer, tarihimiz açısından oldukça önemlidir.

Kıbrıs Sorunun Tarihi Süreç İçindeki Gelişimi!

Akdeniz’in en kıymetli adalarından biri olan Kıbrıs’ta, Türk ve Rum halkı arasındaki ilk olaylar, 1878 yılında Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu döneminde İngilizlere 50 yıllığına kiralanmasının ardından, 1920 yılında dolacak olan kiralama süresinden yaklaşık 8 yıl önce başlamıştır. İlk olaylar şiddetli çatışmalardan ziyade daha çok siyasi tartışmalar olarak baş göstermiştir.

1920 yılında Kıbrıs’ta yaşayan Rumların, Birleşik Krallık Hükümetinin onayını almadan Yunanistan’a katılma kararı vermeleri üzerine, İngiltere bu karara şiddetle karşı çıkmıştır. Bunun üzerine İngiltere’nin adadan çekilmesine yoğunlaşan Rumlar, 1950’li yılların sonlarına kadar adada İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesine girişmişlerdir. 1960 yılında uluslararası bir anlaşmayla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasında bu hareketler oldukça önemli bir yere sahiptir. İngilizlerin adadan çekilmesinin ardından Türkler ile ortak bir devlet istemeyen ve adanın tüm yönetimine hakim olmak isteyen Rumlar, Türklere karşı sistematik bir saldırı politikası yürütmeye başlamıştır. Anayasa ve uluslararası anlaşmaları ihlal ederek gerçekleştirilen bu politika Kıbrıs’ta suların ısınmasına neden olmuştur.

11 Şubat 1959 yılında Londra ve Zürih Antlaşması; Türkiye, Birleşik Krallık ve Yunanistan tarafından imzalanmış ve Kıbrıs’ta, Türklerden ve Rumlardan oluşan bir hükümetin oluşmasını ön gören Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası kabul edilmiştir. Anlaşmada Türkiye adına Fazıl Küçük, Rum tarafını temsilen de Başbiskopos Makarios bulunmuştur. Antlaşma sonucunda 16 Ağustos 1960 yılında Kıbrıs’ta bağımsız bir devletin kurulması sağlanmıştır. Ancak, Rum ve Türkler arasında asıl olayların başlaması da yine bu tarihten sonra gerçekleşmiştir.

1963 ve 1964 tarihli olaylar, Kıbrıs’ta Türk ve Rumlar arasında ciddi siyasi krizlerin başladığı dönem olarak kayıtlara geçmiştir. İngilizlerin adadan çekilmesinin üzerine, Kıbrıs’ta kurulan ortak devlette ikili bir yönetim hakim oldu. Ancak adadaki Rumların Yunanistan ile birleşmek istemesi (enosis) üzerine Türk yönetiminin adadaki faaliyetlerini sonlandırma girişimlerine başlamıştır. Rumlar Yunanistan ile birleşmek isterken, Kıbrıs Türkleri ise anlaşmalarda da ön görülen taksim kararına bağlı kalmak istemiştir. Adanın her iki kesim arasında paylaştırılmasını ön gören taksim kararına, Rumlar karşı çıkmaktaydı. Rumlar, Türklerin nüfus oranlarına göre daha fazla yönetimde söz sahibi olduklarını iddia ederek, Türklere karşı öfke duymaktaydı. Kıbrıs nüfusunun o zamanki verilerine göre yaklaşık %18,3’ünü oluşturan Türkler, kurulan yeni devlette kamu işlerinin yaklaşık %30’unu anayasada ön görülen şekliyle yürütmekteydi. Ayrıca, devlet yönetiminde veto yetkisine de sahip olan başkan yardımcılığı görevleri Türklere devredilmişti. Türklerin bu faaliyetlerine son vermek isteyen Rumlar, bu tarihten itibaren düşmancıl bir politika izlemiştir.

1963 ve 1974 yılları arasında adada sürekli artan siyasi krizler ve taraflar arasında yaşanan kavgaların boyutu bir hayli artmıştır. 1963 yılının Aralık ayında, Cumhurbaşkanı Makarios, Türkler tarafından hükümetin engellenmesi üzerine, Kıbrıs anayasasında üç önemli değişiklik teklifini sunmuştur. Rumların Enosis amacını engelleyen 1960 Kıbrıs yasası ve Türklerin adada söz sahibi olmalarına karşı Rumlar Akritas Planı hazırlamıştır. Bu plan doğrultusunda, Kıbrıs anayasasının Rum tarafların lehine köklü değişiklikler yapılması ve adadaki Türklerin planı kabul etmemeleri halinde şiddetle planı uygulamaya yöneltilecekleri bildirilmiştir. Türklerin bu planı kabul etmesi halinde yönetimden büyük ölçüde el çektirilmeleri ve adada koruma altında olan Türk azınlık haklarından feragat etmeleri ön görülmüştür. Ağır şartlar içeren Akritas Planı bu nedenlerden dolayı Türk kesimi tarafından reddedilmiştir.

1960 yılında dağılan Kıbrıs anayasasının ardından, 21 Aralık 1963 yılında Kıbrıs Rumları tarafından daha sonra Kanlı Noel olarak anılacak olayların başlatılmasına neden oldu. İki Kıbrıslı Türk’ün öldüğü bu toplumsal şiddet olaylarının ardından, Kıbrıs meselesinin garantör ülkeleri, Zürih ve Londra Antlaşmaları çerçevesinde adaya bir NATO gücünün gönderilmesini talep etmişlerdir.

Rum ve Türk yöneticilerinden adadaki şiddet olaylarının sona erdirilmesi için yapılan çağrılar etkili olmamıştır. Bu tarihlerden itibaren adada baskı ve şiddet olayları iyice artış göstermiştir. Artan olaylar sonucunda kadın ve çocuklarda dahil olmak üzere Türk tarafından 364 kişi hayatını kaybederken, Rum tarafından da 174 kişi hayatını kaybetmiştir. Türklere karşı katliam girişiminde bulunan Rum kesimi, birçok masum Türk ailesinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Olaylar sonucunda 109 Türk köyü yıkılmış ve yaklaşık 30 Bin Kıbrıs Türk’ü yerinden olmuştur.

Olayların artmasının ardından Türkiye Kıbrıs’ın iki kesim arasında eşit olarak bölünmesini savunan taksim kararını yeniden gündeme getirmiştir. Özellikle Rumların adada Türk bölgelerinde şiddet olaylarını devam ettirmesinin Türkiye’nin adaya müdahale etmesi gerektiği fikrinin yayılmasına neden olmuştur.

15 Temmuz 1974 yılında Enosis idealine sahip askeri cuntanın, Kıbrıs’ta Rumların bir darbe yapmalarını desteklemiş ve Kıbrıs Rum Lideri III. Makarios darbeyle görevinden alınmıştır. Kıbrıs’ta Rumların darbe yapmasının üzerine Türkiye Kıbrıs’ın garantör ülkesi sıfatıyla müdahale hakkını kullanmak istemiş ve diğer garantörler arasından İngiltere ile müzakerelere başlamıştır.

Kıbrıs Barış Harekatı Anlam ve Önemi Nedir, Ayşe Tatile Çıksın Parolası Nedir?

Rum tarafının askeri darbe ile Türklere karşı daha şiddetli bir politika izlemesinin hemen ardından 20 Temmuz 1974 günü Türkiye Kıbrıs’a ilk harekatını gerçekleştirmiştir. Havadan ve denizden gerçekleştirilen harekatlarda, Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir başarı elde etmiş ve Kıbrıs’taki askeri cunta yönetimine son vermiştir. Bunun üzerine Yunanistan hükümeti, adada sivil bir yönetim kurulması için Kostantin Karamis’e talimat vermiştir.

İlk harekatın ardından Kıbrıs’ta yeniden istikrarın sağlanabilmesi için görüşmelere başlayan taraflar, Cenevre’de uzun süre görüşmelerde bulunmuştur. Kıbrıs meselesi hakkında yapılan görüşmelerde Türkiye istediği sonucu alamamıştır. Tarafların bu görüşmeler neticesinde bir antlaşmaya varamamasının üzerine; Cenevre’de süren görüşmeler devam ederken, Türkiye yeniden harekat kararı vermiştir. Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ayşe Tatile Çıksın, parolasıyla ikinci harekatın başlatılmasını söylemiştir. Dönemin Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızı Ayşe’nin adını parola olarak kullanmasının ardından, Kıbrıs Barış Harekatı hep bu parolayla anılmıştır.

14 Ağustos 1974 saat 04.30 sularında Kıbrıs’ta hazır bulunan birliklere harekat emri verilmiştir. Adanın içlerine doğru ilerleyen Türk birlikleri büyük bir başarı göstererek, adanın %38’lik bir kısmını ele geçirmeyi başarmıştır. İkinci harekat sırasında geri çekilmek zorunda kalan Rum birlikleri, geri çekilme hattında binlerce Türk köyünü yağmalamış ve Türkleri katletmiştir. Harekatlar sonucunda 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş ardından, 15 Kasım 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.